Pages

23 Haziran 2010 Çarşamba

Kitap Kurtları :) vol.3



MEVLANA'DAN 100 BİLGELİK HİKAYESİ 


Yazar:Idrıes Shah
Yayınevi:Butik Yayınlar
Çeviren:Meral Bolak


Yazar Hakkında:
Idries Shah yaşamı Doğu ile Batı arasında geçen tartışmalı bir kişilikti. Babasının Sünni geleneklerine göre yetiştirilmişti ve soyağacı Hazreti Muhammed’e dayanıyordu. Şah 1924’de İskoç bir anneden Hindistan’da Simla’da dünyaya gelmişti. Shah henüz küçükken aile İngiltere’ye taşındı, ve liseye Oxford’da gitti. Shah otuzuna gelene kadar Sufi dervişleri ile bir teması olmadı, ve bundan sonra Doğunun Büyüsü ve İstikamet Mekke adlı eserlerini yazdı. Çok bilgili bir adamdı ve geniş bir sosyal ve kültürel yelpazede etkinlikleri vardı. Kültürel Araştırma Enstitüsü’nü kurdu. Birçok ülkede konferanslar verdi. Sosyetik çevrelerde kıvrak zekası ve bilgeliği ile tanınan Shah, Doris Lessing ve Robert Graves gibi ünlü edebiyatçıların ilgisini çekti. Çoğu çok satanlar listesine giren otuzbeşin üzerinde kitap yazdı.1996’da öldü. 






Kitapta anlatılan hikayelerin özüne varmak benim için gerçekten zordu,zor.Bir kere okumakla burada anlatılanı özümseyebileceğime inanmıyorum.Ancak Mevlana'yı anlamak öğretilerinden ders çıkarmak,felsefesinin farkına varmak adına okunması gereken bir kitap olduğuna inanıyorum.
Kitabı okurken yine bazı yerlerin altını çizdim.Onlardan bazıları;




"Mevlana dedi ki :'Çoğu mahlukat ve hayvan ses çıkardıklarında Allah'a şükranlarını sunarlar;arıların vızıltısı,kuşun cıvıldaması,ama eşek bu nedenle anırmaz.O sadece iki durumda sesini yükseltir :aç kaldığında ve çiftleşmek istediğinde.Aynı şekilde,'dedi Mevlana 'kalbinde Allah sevgisi olmayan bir insan aslında eşekten de beter bir mahluktur.'"




"Ele avuca sığmayan Benliğin dizginlerine asıl,
Asılabildiğin kadar-
Dünyadaki sadakatsiz çiçeklerin
Seni ele geçirmesine sakın verme izin;
Kanma kutsal giysilerine,
Veya uzun tesbihlerine,
Olma onun dostu,
Veya yoldaşı."


Mutlaka okuyun,bir kere değil birkaç kere okuyun...






Mevlana Celaleddin Rumi Hakkında :


Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur.
Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında "Bilginlerin Sultânı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahâeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. 



Mevlana unvanlı Muhammed Celaleddin-i Rumi, İslam ve tasavvuf dünyasında bir şair ve düşünce adamıydı.


Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk' ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını Mevlâna'nın vasiyeti üzerine Sadreddin Konevî kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevî çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine, Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Sıraceddin kıldırdı. 


 Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.


Vasiyeti:


"Size, gizlide ve açıkta Allah’tan korkmayı, az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, isyan ve günahları terk etmeyi, oruç tutmayı, namaza devam etmeyi, sürekli olarak şehveti terk etmeyi, bütün yaratıklardan gelen cefaya tahammüllü olmayı, aptal ve cahillerle oturmamayı, güzel davranışlı ve olgun kişilerle birlikte bulunmayı vasiyet ediyorum. İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır."

"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız!
Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir"


Mevlana Celaleddin Rumi'ye ait sayısız şiir bulabilirsiniz internette ya da kitaplarını alıp okuyabilirsiniz.Ben burda popüler olan tasavvufi aşkı anlatan bir şiirini paylaşmak istiyorum.






Aşk Nedir


Şarabım aşk ateşidir,hele onun eliyle sunulursa öyle bir ateşe odun kesilmezsen yaşamak haram olur sana.
Söz dalga dalga coşmada amma onu dudakla,dille değil,gönülle canla anlatman daha iyi.
Aşk nedir,bilmiyorsan gecelere sor,şu sapsarı yüzlere,şu kupkuru dudaklara sor. 
Su nasıl yıldızı,ayı aksettirir,gösterirse bedenler de canı,aklı bildirir,gösterir.
Can,aşktan binlerce edep öğrenmede,öylesine edepler ki mekteplerde okunup öğrenilmesine imkan yok.
Gökyüzünde,
yıldızlar arasında parlak ay nasıl görünürse aşık da yüzlerce kişi arasında öyle görünür,o göründümü herkesin parlaklığı söner.
Akıl bütün gidilecek 
yolları bilse bile,gene aşk yolunu bilemez,şaşırır kalır.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder




Minik adamlarım

Yalnız...

Yükseliş*

Huzur

...

Balıkçı

"İstanbul"

"uzağa,daha uzağa..."

"Ufaklık"

"eski..."

"saklı..."

"Huzur"

"çocuk olmak"

"geride kalan..."

"mutluluk"

"bekleyiş"

"nostalji"