Pages

30 Haziran 2009 Salı

İsyan...

....Karanlıkta gömülmek sonsuzluğa.Soluksuz koşturmaca.Acının mesken tuttuğu sen,yapayalnız ölüme adım adım...Söz geçiremediğin düşüncelerinle sabırsız.Elinin uzandığı herşeye ürkek yaklaşan yüreğinle,korkuyla bakan gözlerin yaşadıklarından sana yadigar.Bir bıkkınlık hali hissettiğin.Sorgusuz sualsiz verilen kararlara bir sitem dudaklarından dökülen.Yaşamak istenilenle sunulanlar ne kadar da farklı aslında.Oysaki yıllarca aşılanan,yaşama karşı sevinç taşımaktı bedeninin her zerresinde.Her yıkımın ardından geriye kalan harebelerin içinde,yolunu bulmaya çalışırken ayağın takılıpta yere düşmek son perdede.Alışılagelmiş bir bitiş işte.. Anlamaya çalışma,ANLAMSIZ TÜM SAHNELER.... ....Bir gün daha sensiz bitti yine.Bak yine gece.Alıştım artık bu tekrarlanan gözyaşlı uğurlamalara,alıştım sensiz kapattığım günlere.Her gün giden güneşe seni,acımı yüklemeye.Anılar koskoca bir okyanusun en dibinde şimdi.Tayfası oldukları gemi demir aldı,onlar okyanus dibinde batık.Gemi ilerleyişine devam ediyor.Limanlarda duraklamak yok artık.Her liman bir başka ağır yük,ağır bir başka acı bu gemide.Sonsuzluğa bir gidiş bu yol,bitmesi imkansıza eş,sonu belirsiz....Daha bir yavaş zaman artık.Her yarım kalan sevdanın ardından olduğu gibi acıtarak geçiyor üzerimden.Bir ateşsin yüreğimde.Yangınına sular çarpamıyor ruhum...UZAKTAKİ SANA AĞITLAR VAR DUDAKLARIMDA,gözlerim gözyaşlarını serbest kıldı yine....

Zamana karşın...

Biliyorum ne kadar zaman da geçse anlamayacağım aşkın zamansız gidişini... hangi söz hangi sebep bahane olabilirdi ki kokusuna hasret ,tam da yolun ortasına gelmişken yalnız bırakılmanın??? elinde teslimiyet bayrağın ortaya çıktın ve koskoca bir orduya karşı silahsız yönsüz pusulasız bir başıma savaşa sürükledin... ve sonra bir duvarın ardında sessizce için için boşluğu göz yaşlarınla ıslattın hiç görmediğimi bile bile.... ve hiç göremeyeceğimi...

Biraz ürkektim en başlarda belki biraz da gözüm kördü de cesaretim vardı düşüp kalkmalara... ama şimdi inan cesaretsizim buralarda...
korkunun elleri boğazımda bırakmayacaklar biliyorum...
henüz hayatımın ortasına bile gelmemişken çok kez titredim cesaretsizliğin içinde geceye karşı, bin defa tam dönüp arkamı gidecekken yapamadım çeviremedim ben yüzümü, onlarca kez sözcüklere yüklerken kırgınlığımın ağırlığını gözlerim o gözlere takılıp da dudaklarım titrediğinde kalbime söz geçiremedim....
nefes nefeseyim aslında, koşturmaktan bu yolda gücüm o kadar azaldı ki artık, ama durursam olurda bir daha adım atamam diye devam bu yolda ilerlemeye....
çocukken baloncuklar yapardık biz ,gökyüzünde süzülürken onlar, renklerine bakıp hiç kaybolmasalar diye iç geçirip dudak bükerdik yok olduklarında...
gözümüzü alan o büyü yok oldu diye...
bak şimdi de küçük bir kız dudak bükmüş öylece, kulağına fısıldamışsın büyü bozulacak diye... hemen orda işte elini uzatsan tutar inan ki...

Öyle bir an geldi ki sussam bir daha konuşamayacaktım, o an adım atsam bir daha geri dönemeyecektim...durdum yalnızca tutundum, çok defa yüzüme ardarda tokatlarını savuran sevgime tutundum...
bir feryad dudaklarımda ; yorgunum bu yolda ve her şey kalbinin rotasında....
eskilere bir acı bir sızı gözümde tek bir damla gözyaşı barındırmayacak kadar güçlü ol bu defa...
çocuktur senin kalbin, çabuk yıkılır çabuk yorulur belki korkar kaçarsın tüm bunlardan, fazla büyük fazla ağır bu defa her şey ,ağır gelirde yüreğine taşıyamazsan eğer inan benim de gücüm yok yeniliriz hayata....
eğer benimki kadar büyükse sevdan durma! cesaretin varsa iplerini ellerine bıraktığım kuklalarımıza bu perdede can vermeye ve eğer inanıyorsan tonlarca yük de yüklesen kalbine yine de son nefesinde dahi inatla ısrarla bıkmadan vazgeçmeden sahiplenebileceksen beni,kalbimi ,yalnızca fısılda ben duyarım inan....
yüküm yoktu önceden, yalnızca sevilerek de taşırdım ben bir başıma her şeyi geleceğe...
şimdi beni ve kendini taşıyabilecek kadar güçlüyse sevdan öyle tut elimden...
çünkü bir kez adım atarsak eğer asla izin vermez yol durmamıza....

28 Haziran 2009 Pazar

Anla ki...

görünüş farklı içte olan farklı...kimse anlamaz ne hissettiğimi gerçeğimde.ve kimse göremez gözlerimin içindeki gülüşlerde kaybolan acıları.
anlar vardır, bin kahkahayla çınlattığınız dakikaları ve anlar vardır gözyaşlarıyla belleğinize kazıdığınız kalp ağrılarını...gün gelir alışırsın üzülmeye ve kalbini tek bir sevgiye feda etmeyi öğrenirsin.büyürsün gün gelir,yaşayarak her sızıyı en derinlerde hissederek ,onsuzluğu tadarak ona sarılıp dünyaya meydan okuyarak kırılarak canın yanarak yada koca duvarlar arasında her şeyden habersiz ürkek nefes alarak büyürsün gün gelir.nasıl olacağı bilinmez gelecek karanlıklarda...
...kimse bilmez işte geçmişin izlerini, yüzümde gizlenen yerden çıkarıp alamazlar hüzünlerimi.nasıl sevdiğimi bilemez kimse, (senin)uğrunda neler yapabileceğimi bilmez kimse ve sevmez kimse seni sevdiğim kadar. gelir misafir olurlar yüreğinde o kadar, bir gün anlarsın ki ben tek'tim sende bir Ağustos günü başlayıp dağ gibi büyüyen bir sevgiydim sende...bir gün anlarsın ki ilk'tim senin için seneler sonra izi kalacak...

...kimse anlayamaz gözyaşlarımla akıttığım duyguları boşluğa savrulan sessiz çığlıklarımı da duyamazlar...
...bir sen anla suskunluğumdakileri...bir sen gözlerimden çıkarıp al dudaklarım arasında sıkışıp kalan sözcükleri..
çok geç benim oldun biliyorum ve biz bitanem sözcükler olmadan da konuştuk zamana set çekip, aldırışsız hayata...
bir sen anla hapsolmuş her şeyi...



Minik adamlarım

Yalnız...

Yükseliş*

Huzur

...

Balıkçı

"İstanbul"

"uzağa,daha uzağa..."

"Ufaklık"

"eski..."

"saklı..."

"Huzur"

"çocuk olmak"

"geride kalan..."

"mutluluk"

"bekleyiş"

"nostalji"