Pages

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Hayal Kırıklığı*

Beraber yürürsek eğer biter, bitmez dersin ama biter, birsek, bizsek sonu yokmuş gibi gelen o yollar bir gün biter...
Ya giderse peşi sıra yürüdüğünüz, daha ilk yol ayrımında sessiz sedasız uzaklaşıp, beraber yürünecek sandığınız o yolda bir başınıza bırakırsa...
Hangisinin hayal kırıklığı daha büyüktür bilinmez. Kandırılmışlık hissinin mi, aşina olmadığın o çaresizliğin mi...
Kolay inanır insan. Acabalar, eğerler takılmaz cümlelerinin başına bazen. Hani o an öyle bir andır ki, inanır kalbin hadi gel yapabilirsin der sana elleri gözleri, dudaklarından dökülen her bir harf cesareti fısıldar gizlice. Dinlediğin masal da olsa gerçeğindir artık senin.
Neden olmasın ki, olur değil mi? Olmaz diyemez sana, dinleme dön arkanı hayır yapma diyemez kimse.
Her şey bu kandırmacaya uygundur o an.
Yanıltır görüntüler, yanıltır sesler.
İnanmaya öyle muhtaç ki kalbin, öylesine çocuk ki daha.
Peşi sıra koşarsın masalların gerçek olacaklarına inançla tutulur benliğin...
Sonra o an gelir, sağında solunda ne arkanda ne önünde olmayınca inandıkların ve sen büyümeyen sen ah hep çocuk o yüreğin, bir gecede büyür bu defa.
Çaresizlikle tanıştığın o an sen hayal kırıklığın ve boşluk...
Suskunluğunda zamanın tek ses öfkenden geriye kalan hırsın solukları...
Şimdi toparlanma zamanı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder




Minik adamlarım

Yalnız...

Yükseliş*

Huzur

...

Balıkçı

"İstanbul"

"uzağa,daha uzağa..."

"Ufaklık"

"eski..."

"saklı..."

"Huzur"

"çocuk olmak"

"geride kalan..."

"mutluluk"

"bekleyiş"

"nostalji"